Çıra
Sanat Atölyesi kurucusu Edebiyat Öğretmeni Uygur Orhan, 50 yıldır sanat için verdiği mücadeleyi anlattı.
Hayatını sanat ile geçiren bir edebiyat öğretmeni. O sanatın içinde doğdu. Çünkü babası ünlü bir heykeltıraştı. Yıllarını Marmara depremi mağdurlarına yardım için başladığı sokak ressamlığı yaparak geçirdi. 12 yıl sokaklarda resim çizdi. Hep kenar mahallelere yardım etmek için çalıştı. Halkçı ve hümanist kişiliği onun sevilmesinin en büyük sebebiydi. 4 defa sanat işleri için atölye açıp kapattı. Onun son durağı ise Çıra Sanat Atölyesi. Defalarca ödül aldı. İlginç çalışmaları ile görenleri şaşırttı. ‘’La Ressamçi’’ bunun bir örneğiydi. Sanatın her kolu ile ilgilendi. O Kayseri’nin 50 yıllık sanat emekçisi. Üstadın İsmi ise Uygur Orhan.
Hayatını sanat ile geçiren bir edebiyat öğretmeni. O sanatın içinde doğdu. Çünkü babası ünlü bir heykeltıraştı. Yıllarını Marmara depremi mağdurlarına yardım için başladığı sokak ressamlığı yaparak geçirdi. 12 yıl sokaklarda resim çizdi. Hep kenar mahallelere yardım etmek için çalıştı. Halkçı ve hümanist kişiliği onun sevilmesinin en büyük sebebiydi. 4 defa sanat işleri için atölye açıp kapattı. Onun son durağı ise Çıra Sanat Atölyesi. Defalarca ödül aldı. İlginç çalışmaları ile görenleri şaşırttı. ‘’La Ressamçi’’ bunun bir örneğiydi. Sanatın her kolu ile ilgilendi. O Kayseri’nin 50 yıllık sanat emekçisi. Üstadın İsmi ise Uygur Orhan.
Sohbete
başlamadan önce biraz kendinizden bahsetseniz?
Ben 1963 yılında Elazığ’da doğdum. Babam ressam ve
heykeltraşdı. Doğduğum günden bu güne resim ve heykel serüvenim devam etmekte. Aslında
edebiyat öğretmeniyim. Şu an kullandığım Çıra Sanat atölyesi Kayseri’deki 4.
atölyem. Bu atölye Alevi Kültür Merkezi’nin bünyesinde bulunuyor. Burada sanat
yaşamımı sürdürüyorum. Benim ilk etkilendiğim kişi babamdır. Babam 1940’lı
yıllarda resim, heykel atölyesini bitirmiş. İlhan Koma’nın arkadaşı Zühdü Mürüdoğlu’nun
öğrencisi olmuş bir heykeltıraştır. Biz Elazığ’da yaşıyorduk. Evimiz bir atölye
gibiydi. İlk göz ağrım babamın rafta duran cep kitaplarıydı. Sanatçıların
hayatlarının yazılı olduğu cep kitaplarını cebime koyar okula giderdim. Ara ara
açıp bakardım. Sanata girişimi böyle tanımlayabilirim.
Daha
önce açtığınız 4 atölyeyi de göz önüne alacak olursak Çıra Sanat Atölyesini
açmaktaki amacınız neydi?
Ben ilk başlarda sokak ressamlığı yaptım. Sokaklarda
portre çizerek başladım atölye sürecine. Daha sonra ilk atölyem olan Lirik
Art’ı açtım. Her atölye kendi dönemini bitirdi. En son Çıra Sanat Atölyesini
açtım. Bana Alevi Kültür Merkezi
‘’atölyenizi burada açar mısınız?’’ teklifini getirdi. Bende memnuniyet
ile kabul ettim. Bu atölye ücretsiz bir atölyedir. Amacımız Orta Anadolu’nun
bozkırında gençlere biraz daha heyecan, ışık ve sanatsal üretimlerine destek
olmak. Onların kendilerini ifade edebilme kabiliyetlerini geliştirmek. Buraya
gelen gençler ücretsiz bir şekilde çok yönlü gelişiyor.
Çıra
Sanat Atölyesinde ne gibi etkinlikler yapılıyor? Gençler neler öğreniyor?
Atölyemizde gençlere Resim, Heykel, Şiir, Müzik gibi
her dalda bilgi veriyoruz. Buraya her gelen önce bir gülümseme ile
karşılanıyor. Özellikle çocuklar burayı çok sevip beğeniyor. Onlara bir küçük
lavabo yaptırdım. Onlar burada çamurla oynuyorlar, çeşitli çalışmalar
yapıyorlar. Hiçbir öğretmenin onları yargılamayacağı, öğretmenlerin onların yaptıklarını
‘’sanat eseri midir? Değil midir?’’ diye küçümsemeyeceği bir atölyedir burası.
Burada herkes kendi öz gücü ile kendini bulmayı, yeteneklerini açığa çıkarmayı
ve yaratıcı yönlerini sergilemeyi öğreniyor.
Oldukça
heyecanlı birisiniz. Burada çocukları ve gençleri sanatsal anlamda
yetiştiriyorsunuz. Bu duruma bakarak heyecanınızı çocuklara aktarabiliyor
musunuz? Onlar üzerinde ne kadar etki bırakabiliyorsunuz.
Ben heyecanımı bu minik yavrularıma kesinlikle
aktarıyorum. Buraya geldiğim andan itibaren burada bir kalabalık varsa onlara
mutlaka yapılacak bir iş gösteriyorum. Onların da kendilerindeki acemi
davranışlar yavaş yavaş törpüleniyor. Onlardan aldığım tepkiler inanın çok
güzel. (‘’Bizde yazabiliriz, bizde yapabiliriz.’’) Shakespeare demiş ki,
‘’Gerçek şiir kurgulanmış şiirdir.’’ Yani hayal gücü ile ortaya çıkarttığın
yepyeni bir şeydir. Yoksa ders kitaplarında ezberlediğin ve onların kalıbını
bulduğun ruh ile şiir yazılmaz. Veya bir sanat eseri yapılmaz. İnsanların
içerisinde mutlaka bir yetenek vardır. Ben buna inanıyorum. Bu atölye de o
yetenekleri bulmanın ve geliştirmenin çabası içerisinde olan bir dört duvar. Yine
de gerçek atölye bu dört duvar değil.
Peki,
Gerçek atölye neresi?
Gerçek atölye sokaklar. Ben çoğu tecrübemi
sokaklarda kazandım. Sokaklarda Portre resim çizdim. Daha çok insanla daha çok
tecrübe paylaştım. Ben sokaklarda karşılaştığım insanlardan çok şey öğrendim.
Kitaplardan daha fazla diyebilirim.
12
yıl Sokak ressamlığı yaptınız. Sokak ressamlığınızdan ve başlama nedeninizden
kısaca bahsedebilir misiniz?
Kayseri’ye ilk geldiğimde deprem yıllarıydı. O
dönemlerde ortam biraz sıkıntılı. Bende oturup ‘’ne yapsam’’ diye düşündüm. O
zamanlarda elimden portre ressamlığı geliyordu. Bende yardım amacı ile sokakta
portre resim çizmeye başladım. Bu çizimlerden kazandığım paralar ile de
depremzedelere yardım ettim. Sokak ressamlığına öyle başladım. Daha sonra da
sokakları gerçek atölye olarak gördüm. Bana ok şeyler öğretti. Zamanla
çizimlerim gelişti ve değişti. Daha az çizgi ile daha çok şey anlatabilmeye
başladım. Tüm sanatçıların sokaktan öğrenecekleri vardır.
Sanatçı sadece gözleri ve kulakları olan bir budala değildir. Sanatçı aynı zamanda halkın sorunları ile ilgilenen onlara örnek olan kişidir. |
Sokaklarda
yaşadığınız olayları hikayeştirdiğiniz ‘’La Ressamçi’’ adlı bir eseriniz var.
Biraz da bundan bahseder misiniz?
Milli Eğitim Müdürlüğünün öykü yarışması vardı.
Bende sokakta portre çizerken günlük tutardım. O gün başımdan geçenleri
yazardım. Bir gün böyle bir yarışma olduğunu öğrendim. Bende bunları öyküye
çevirmek istedim. Zabıtalar bana çok fazla müdahale diyorlardı. Vergi
vermediğim gerekçesiyle benim caddeden arka sokağa gitmemi istiyorlardı. Bende
arka sokağa gitmek istemiyordum. Çünkü orada beni kimse görmeyecekti. Bende
sürekli arka sokağa geçer gibi yapıyordum. Onlar gidince de caddeye geri
çıkıyordum. Öykümde zabıtalar ile yaşadıklarıma çok fazla yer verdim. Onlardan
‘’Mavi Gömlekli Adamlar’’ diye bahsettim. Bu şekilde gerçekleşti.
Oldukça
fazla çalışmanız var. Bunlardan birçoğu da ödül almış durumda. Kayseri’de bu
çalışmalarınız gereken takdiri görüyor mu?
Ben Kayseri halkından gereken saygıyı görüyorum ve
heyecanı alıyorum. Örneğin; Hunat Camii yanında atölyemizin çalışmalarını
sokağa koyduk. Hem modern çalışmaları hem de klasik çalışmaları gösterdik.
Halktan hiçbir tepki almadık. Hiç olumsuz tepki ile karşılaşmadım. Sergiyi
sokakta peçete satan çocuklar ile birlikte açtık. O peçete satan çocuk oradaki
resimleri gördü ve özendi. Biz bu çocuklar resim çizmeyi öğrettik. Bugün çok
iyi yerlere gelen ressam oldular.
Bir
edebiyat öğretmenisiniz ve sanat ile çok fazla ilgileniyorsunuz. Kayseri’yi
sanat ve edebiyat anlamında değerlendirir misiniz?
Öncelikle belediyelerin bu konulara çok önem vermesi
lazım. Kayseri’ye bir kitap fuarı açılmalı. Kütüphanelerin çoğaltılarak
ücretsiz okuma etkinliklerinin düzenlenmesi lazım. Varoş mahallelere kitaplar
ulaştırılması. O mahallelere ünlü yazarlar getirilerek okuma çalışmaları
yapılmalı, o çocuklar okumaya özendirilmeli. Kayseri çok zengin ve kadim bir
kent. Burada çok kültürler yaşamış. Bir kentin kent olabilmesi için bu sanatsal
faaliyetleri gerçekleştirmesi gerekir. Ben burada dört duvar arasında ulaşabildiğim
insanlara ulaşıyorum. Belediyeler ünlü sanatçılar adına şiir yarışmaları
düzenlemelidir. Bakın hep kenar mahallelerden bahsediyorum. Oradaki insanlara
ulaşmak gerekir diyorum.
Kayseri’nin bu anlamda birçok eksiği var. Kent
meydanına bir bakın hep kutu gibi binalar. Bir tane estetik mimari yok. Kayseri
kalesi ve çevresi tabelalar ile çevrili. Halka açık bir yer olması lazım. Bence
Kayseri’ye bir Sanat Sokağı yapılmalı. Daha önceleri Mimar Sinan Parkı’nın
orada bir yere sanat sokağı denildi. Fakat orası hiç tutulmadı. Çok uzak ve
halk ile iç içe değil. Sanatçı eserini orada üretecek ve orada halka sunacak.
Aynı zamanda da satabilmeli. Bu da bizden Büyükşehir Belediye Başkanına
önerimiz olsun.
Son
olarak neler söylemek istersiniz?
Sanat kültüründen tüm halkın yararlanıp nasibini
almasını istiyorum. Sanat bence insanı değiştiren, dönüştüren ve iyiliğe
yönelten bir araçtır. Tüm sanatlar insanlık sanatına hizmet ederler. İnsanlık
sanatı dediğim de Hümanizm. Buranın ulusal ve uluslararası tüm sanatçılara açık
bir yer haline gelmesini istiyorum. Ama emekçi insanların ve varoşların
ulaşabileceği bir düzen olmasını istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder