25 Temmuz 2013 Perşembe

"EBRU ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR"

Ebru sanatının günümüz temsilcilerinden Hüseyin Garan, "Güzel Ebru yapan biri değil, Ebru yapan güzel biri olmak istiyorum."
Nam-ı değer 'Hiç' (Hüseyin Garan)
Bir emek ister Ebru yapmak. Geçmişten gelen bir gelenektir. Ustası zor çıkar Ebru sanatının. Yıllar vermek gerekir bu sanata. Bir çizik darbesi atmak için yıllar… İşte buydu onların davası. Tutkuydu onlar için Ebru yapmak. Sadece kendi çabasıyla öğrenenler dışında usta çırak ilişkisiyle yetişenlerde vardı. Hüseyin Garan, ustalık çıraklık geleneğinden gelmekte. Yıllarını Ebru sanatına adamış ve birçok sergi açmış. Eserlerinde ‘Hiç’ mahlasını kullanıyor. Bugün ise Hunat Kültür Sanat merkezinde bir sergi ve ufak bir atölye ile Ebru meraklılarının karşısında. 
Sohbete başlamadan önce kendinizden bahseder misiniz?
Kayseri doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimlerimi Kayseri’de tamamladım. Balıkesir
Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. 2002-2003 yıllarında Kültür Müdürlüğünün açmış olduğu bir kurs vasıtasıyla ‘Ebru’ ile tanıştım. Fakat orada pek bir şey yapamamıştım. Orada başladım ve kendi kişisel gayretlerimle bayağı çalıştım. Küçük bir atölye oluşturdum ve orada 4-5 yıl çalıştım. Bu işlerin usta çırak ilişkisiyle öğrenileceğini gördüm ve 2007 yılında İstanbul’a gittim. Ebru’ya yeni bir tarz getirmiş olan Mahmut Peşdeli’nin talebesi oldum. O günden beri Mahmut hocayla çalışıyoruz.

Birçok serginiz var ilk serginizi ne zaman açtınız?
İlk kişisel sergimi 2008 yılında açtım. Renklerin Düğünü Ebru ismindeydi. Bu sergiyi il Kültür Müdürlüğünde açmıştım. Devamı ise Kayseripark’taydı. Bunun dışında da 3 tane sergim var. Lösemili çocuklar yararında 2009 yılında Kayseripark’da bir sergi açtım. 2010 yılında Klasik Türk Sanatları Vakfı Karma Sergisine katıldım. 2012 yılında ise Mevsimsiz Çiçekler Ebru Sergisi’ni açtım. Arada ufak sergiler de oldu fakat geniş kapsamlı diyebileceğimiz bunlar var. Bu yıl da Belediye Hunat Hatun Medresesini Kültür Sanat Merkezi yapmış. Bizi de çağırdılar odamızı verdiler. Bizde ufak bir sergi açtık geçen yıldan kalan duygularımızla. Kayseri’de bu anlamda ben bu sanatı temsil ediyorum. İnşallah bütün Kayseri takdir ediyordur. Bu yıl Kültür Bakanlığına kayıtlı bir sanatçı olduk.
Uğur Ayazsın - Ahmet Kurt - Hüseyin Garan
Ebru sizin için ne ifade ediyor? Bunun bir tanımını yapsanız neler söylersiniz?
Ebru benim için içimde taşıdığım duyguların renklerle buluşması. Ben Ebru’yu hissederek yapıyorum. Ebru benim için bir yolculuk gibi. Ve biz ebru üstatlarından hep gerçek sanatkârın ve bizim kim olduğumuz öğrendik. Ben mahlas olarak “Hiç” mahlasını kullanıyorum ve Ebrularıma hiç imzasını atıyorum.

Birçok öğrenciniz oldu. Sizde ustanızdan öğrendiğiniz gibi birçok kişiye Ebru yapmayı öğrettiniz. Onlara bir şeyler katmak size ne hissettiriyor?
Ebru sanatını öğreniyor olmaları güzel bir duygu. Ben şu açıdan bakıyorum olaya. Ebru ile uğraşmasa o zaman zarfı içerisinde belki kahvede okey oynayacak, başka bir yerde boş boş vakit geçirecek. Ama sanatla tanışınca onun için yeni bir pencere açılıyor. Aslında sanatların da çok fazla farkı yok. Hepsi insana bir pencere açıyor. Hepsinin amacı aynı. Hepsi bir şey anlatmak istiyor. Bütün sanatçılar duygularında bir özlemin içerisindedir ve sanatlarında bunu anlatmaya çalışırlar. Eserler aslında o özlemin ifadesidir. Bende eserlerimde o özlemi anlatıyorum.
Ebru çok uzun yıllardır var olan fakat çok fazla ilgi yok. Bugün çok fazla ilgi olmamasının sebebini neye bağlıyorsunuz? Ebru hak ettiği yerde değil mi?
Ebru geleneği ve geçmişi olan bir sanat. Bu eskimiş bir sanat değil, eskiden beri devam eden ve gelen bir sanat. Özellikle 1950’li yıllarda bu sanatı ircaa eden pek insan kalmamış. Mustafa Düzgünman tek başına bu sanatı bu günlere getirmiş. O yetiştirdiği birkaç kişi ile sanatı sürdürmüş ve Ebru sanatı şuanda altın çağını yaşıyor. Özellikle İstanbul’da birçok Ebru sanatçısı yetişti ve Ebruya yeni bir boyut kazandırdı. Önceden sadece kitap ciltlerinde ya da levhalarda yan kağıt olarak kullanılırken artık müstakil bir sanat dalı olarak kendini ifade ediyor.
Peki, Ebru sanatçısı maddi bir gelir düşünmeli mi? Ya da bu sanatı icra eden zanaatkâr geçim sağlayabilir mi?
Sanat karın doyurmaz. İllaki alıcı olursa sanatçı için teşvik olur. Eserlerinin ilgi görüldüğü ve itibar edildiğini görmek sanatçı için güzel bir şey. Sanat maddi kaygı olmadan yapılır. Para kazanmayı binci plana koyarsan zanaat boyutunu aşar. Sanatçı dediğin kişi içindeki özlemi sanat yoluyla ortaya koyan kişi. Sen bunun yerine parayı koyarsan yapacağın her şeye yansır bu.
Ebru sanatı altın çağını yaşıyor dediniz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Belediyeler ebru kursları veriyor. Okullarda tanıtılıyor. Belediyemiz burayı bize tahsis etti. Biz burada en iyi şekilde göstermeye çalışıyoruz. Basın yoluyla da tanıtılıyor. İlgi topluyoruz.

Bu duruma bakarak altın çağını yaşayan Ebru sanatında Kayseri Türkiye’nin neresinde?
 Hiç iyi bir yerde değil. Kayseri’de Ebru anlamında benim çalışmalarım var. Onun dışında Ebru ile uğraşan belli arkadaşlarımız var. Ama Ebru usta çırak ilişkisi gerektiren bir sanat dalı olduğu için pek isim sayamıyorum. Ben Mahmut hoca ile tanışmasaydım bende hala öğrenmeye çalışan biri olarak ebru yapmaya devam edecektim.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Biz tanıtım noktasında buraya gelenlere hitap ediyoruz. Ama basın buraya gelemeyenleri de Ebru’dan haber etmeli. Teşekkür ediyorum.

SERGİLER
Renklerin Düğünü Ebru / 2008
Lösemili Çocuklar Yararına / 2009
Klasik Türk Sanatları Vakfı Karma Sergisi / 2010
Mevsimsiz Çiçekler Ebru Sergisi / 2012






























1 yorum:

  1. Hüseyîn Hocam içîndekî muhteşem kişiliği sanatına yansıttığı sürece bu sanatın fenomen olacağına HİÇ şüphem yok..

    YanıtlaSil