Akşam annesiyle konuştu, gece rüya gördü, sabah ise ressamlığı bıraktı.
Bekir Güngör kimdir?
Kaligraf
Bekir Güngör çocukluğundan beri resim çiziyor. İlkokul yıllarında çizmeye
başladı ve Hasan Gürpınar’ın yanına çırak olarak gitti. Gürpınar’ın tezgâhından
geçen Bekir Güngör, resme olan yeteneğini geliştirdi. Özellikle portre
ressamlığı yaptı. Gördüğü bir rüyadan sonra ressamlığı bıraktı. Kaligrafi
sanatına ilgi duymaya başladı. 2008 yılından bu yana Kalifraf olarak hayatını
sürdürüyor. Şimdilerde ise Hat sanatına merak salmış durumda. Hat üstatlarından
ders alıyor.
Çocukluğunuzdan beri sanatla
ilgilisiniz. Şu anda Kaligraf olarak hayatınızı sürdürüyorsunuz. Kaligraflığa
nasıl ve ne zaman başladınız?
Mahmut
Elmalı isminde çok sevdiğim bir arkadaşım vesile oldu. Birlikte resim çizerdik
eskiden. Bana Kaligrafi sanatından bahsetti. Bu işi inceledim, araştırdım. Daha
sonra İstanbul’a gittim. Kaligrafi ile ilgilenen ünlü kişilerle tanıştım.
Özellikle Sultan Ahmet Meydanı’nda bu işi çok iyi yapan ustalar var. Onlarla
tanıştım, fikir aldım. Büyük hattatlardan kaligrafi ile ilgili öğütler aldım.
İstanbul’dan Antalya’ya gittim. Antalya’da Süleyman isminde bir abi vardı.
Kendisi Kaligrafi’yi çok iyi bilen birisi. Bana çok yardımcı oldu. Bu işin
formüllerini verdi ve yeteneğimi nasıl kullanacağımı gösterdi. O günden bu yana
çalışıyorum. Çok şükür Kayseri’de bu işi yapan sayılı kişilerden biri konumuna
geldim.
Peki, Kaligrafi tam olarak ne
oluyor. Kaligrafi’yi tanımlayacak olsanız ne söylersiniz?
Kelimenin
kökeni Yunanca kallos 'güzel' ve graphos 'yazı' kelimeleridir. Süsleyerek yazı
yazma sanatıdır. Çin başta olmak üzere Doğu Asya, Batı toplumlarına ait tarihleri
çok eskiye dayanan birçok kaligrafi örneği mevcuttur. Latin hat sanatı da
deniliyor.
Kaligrafi ile Hat sanatı arasında
nasıl farklar var?
Hat
sanatında Arapça yazılar yazılır genellikle. Hat sanatında kamışla yazı
yazılır. Kaligrafi’de ise farklı kalemlerle yazılır. Hattat olmak çok zordur.
Kamışla yazmak muazzam zordur. Bunun yanı sıra hattatlık büyük bir şeydir.
Kaligrafi ise biraz daha basit. Bir kişi hem hattat, hem kaligraf olabilir.
Hattat olmak için en az 7 sene lazım. Ama bizim ders aldığımız hocalarımız
30-40 yılını verdi.
‘HATTAT BEKİR’ DİYORLAR
Bir mahlasınız var mı?
Bana
‘Hattat Bekir’ diyorlar. Ben hattat olmadığımı söylüyorum. Kaligrafi ile
uğraşıyorum ama hattat olmak için çabalıyorum. Hat sanatına başladım uzun zaman
önce. Bu konuda da çalışıyorum. İnşallah
iyi bir hattat olacağım.
Hayatınızı sanata verdiniz. Bunun
sonucunda da Kaligrafiyi iş olarak irca etmeye başladınız. Bu kadarı nasıl
verdiniz zor olmadı mı?
Sanayi
şehrinde sanat yapmak çok mantıklı gözükmüyor. Babam bile bırak git organizede
kendine iş bul diyor. Ama ben sanatı yaşam biçimi olarak görüyorum. Sanatta para diye bir şey yoktur. Sanatçı
kazanmak için bu işi yapmaz. Zaten sanatçının değeri hayattayken bilinmez.
Aslında para sanat için önemli değildir. Çok şükür karnımızı da doyuruyoruz.
Bu işi yaparken ne
hissediyorsunuz?
Bunu
anlatamam. Yani çok farklı hissediyorum. Bambaşka bir dünyada oluyorum.
Bulutların üzerinde yürüyor gibi oluyorum.
Kayseri’de Kaligrafiye ilgi var
mı?
İnsanların
dikkatini yavaş yavaş çekiyoruz. Bu işin kazancı ayrı bir mevzu. İnsanlar göze
hoş geldiği için bu yazı ile ilgileniyor. Benim normal yazım çok kötüdür. Ama
Kaligrafiyi biraz gayret ve sabırla çok iyi yapıyorum. Bu kaleme sihirli kalem
diyorum. Elime bu kalemi alınca tuhaf şeyler oluyor. ‘Yazan eli görmeyen göz
yazıyı kalemle yazıyor sanır’ diye bir söz var. Bu söz bu durumu çok iyi
anlatıyor.
Durumlar nasıl? Bu sanatı yapan
biri olarak sıkıntılarınızı anlatır mısınız?
Biz
gurbetçi sezonunda çok iyi iş yaptık. Yaz sezonunda iyi oluyor ama onun dışında
çok nadir iş yapıyoruz. Fuarlara, büyük firmalara vs. gitmek lazım. Bu şekilde
bir koşuşturma bunun yanı sıra sermaye ve yatırım isteyen bir iş. Kötü yazan,
bu işi yapamayan insanlar çıkıyor. Onlar da ucuz fiyattan yazılar yazıyor. Bu
durum kötü sonuçlara yol açıyor. Kalite farkı her şeyi gösteriyor. Hatta
gurbetçi arkadaşlar bizi yurtdışına çağırıyor. Almanya’ya gitsek çok iyi iş
yaparmışız. Ama biz orada olmak istemiyoruz. Şehrimizde de bu sanat bilinsin ve
dikkat çeksin istiyoruz. İş olarak bakınca bunlar ortaya çıkıyor. Ama sanat
olarak bakılınca bunların hiçbiri akla gelmiyor.
"SIKINTI ÇOK BÜYÜK"
Sıkıntıların yanı sıra yaptığınız
çalışmaların değer görmesi için ne yapılmalı? Bu konuyla ilgili beklentileriniz
var mı?
Biz bu
konuda belediyemizden destek bekliyoruz. Bursa’da bu işi yapan birisi var.
Bursa Büyükşehir Belediyesi bu adamı Çin’e götürdü. Türk kültürünün tanıtıldığı
toplantılarda vs. yer aldı. Orada muazzam ses getirdi. Ben bir tablo yapmıştım.
Çok güzel bir çalışma yapmıştım. Belediye Başkanımız Mehmet Özhaseki’ye bunu
hediye etmek için belediyeye gittim. Hediyeyi özel kalem müdürüne teslim ettim.
Bana kimse bir teşekkür bile etmedi. Ben gerçekten bunu isterdim. Sanata değer
verilsin isterdim. Bizim için çalışmalar yapılıyor. Belediye çalışmalarını
sürdürüyor. Hunat Medresesi bunlardan biriydi ama yinede yetmez. Biz Avrupa’ya
açılmak istiyoruz. Avrupa’daki kültür etkinliklerine bizi de götürmelerini
istiyoruz. İşin para boyutu farklıdır. Sayın Mehmet Özhaseki, bize bu konuda
yardımcı olsun istiyoruz. Türk kültür günleri gibi etkinlikler olunca hep
İstanbul’dan gidiyorlar. Neden Kayseiri’den giden yok? Bizim Sultanahmet gibi
bir meydanımızda yok. Kayseri’de sanatçıların eli kolu bağlanmış durumda.
Sadece yaz aylarında az bir iş yapıyoruz. Onun dışında hiçbir şey yapamıyoruz.
Sanat sokağı yapıldı ama nereye? Bizim meydanda, göz önünde olmamız lazım.
Ayakkabıcılara verdikleri yer gibi bir yer verilemez mi? İstanbul’a özeniyoruz.
Bu sanattır. Milyar milyar getirisi yok. Sadece sanat bu. Biz sanat irca etmek
istiyoruz. Paranın bir önemi de yok.
Son olarak neler söylemek
istersiniz?
Kayseri’nin
meydanını Sultan Ahmet Meydanı gibi sanata açık bir hale getirilsin. Hattatlara,
Kaligraflara, Ebruzenlere sanatlarını özgürce icra edebileceği bir ortam olsun.
Sanayiye, yer altına yer üstüne çalışmalar yapılıyor. Herkes bunun farkında.
Ama sanatta eksiğiz. İnşallah kale projesine ek olarak bunlar da olur. İstanbul
gibi sanat merkezi olabiliriz. Bunun önünde bir engel yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder