25 Mayıs 2014 Pazar

PSİKOLOJİK TERÖR, İŞKENCE, ŞİDDET, PSİKOLOJİK TACİZ: MOBBİNG

Mobbing ile Mücadele Derneği Kayseri İl Temsilcisi Prof. Dr. İsmail Hakkı Nur, 'mobbing'i anlattı.
Almanya’da “Psikolojik Terör”, İngiltere’de “Zorbalık”, Amerika’da “İşyeri travması”, Türkiye’de ise “Psikolojik Taciz” olarak bilinen “Mobbing” giderek yaygınlaşıyor. Yapılan anketlere göre 26 milyon çalışanın 10 milyonu mobbing mağduru. Kayseri’de ise durum hiç iç açıcı değil.

Prof. Dr. İsmail Hakkı Nur kimdir?
1962 yılında Samsun’da doğdu. 1987’de Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde mezun oldu. 1988 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Anatomi Anabilim dalına asistan olarak girdi.1993 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında ise doçent oldu.  2001 yılında Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde göreve başladı. 2004- 2007 yılları arasında Veterinerlik Fakültesi Dekanlığını yürüttü. Veterinerlik Fakültesi’nde çeşitli alanlarda görevler yapan Dr. Hakkı Nur, ‘Mobbing’ üzerine çalışmaları ile biliniyor. Nur, şu anda Mobbing ile mücadele derneği Kayseri il temsilciliğini yürütüyor.

Mobbig’in oldukça etkili bir silah olduğunu biliyoruz. Sizin mobbing ile tanışmanız nasıl oldu ve neden bu görevi üstlendiniz?
Veterinerlik Fakültesi’nde dekanlık görevi yaptığım sürede birçok konuda incelemelerde bulundum. Görev süremizin bitmesi ile bana ve yardımcılarıma toplam 48 soruşturma açıldı. Bu soruşturmalarda Üniversitedeki görevimizin alınmasına kadar suçlamalarda bulunuldu. Bu suçlamalarla uğraşırken Mobbing’in kendisi ile yüz yüze kaldık. 7 yıllık hukuk sürecinin sonrasında Kayseri’de çeşitli birimlerde çalışan kişilerin haklarını araması için yardımcı bir ele ihtiyacı olduğunu fark ettik. O nedenle Kayseri’de mobbigin temsilciliğini üstlenmek istedik. Bundan 1 yıl önce bu işe başladık. Mobbing olayının içerisine girişimizde o 7 yıllık soruşturma süreci oldu.
Mobbing ile ilgili ne tür çalışmalar yaptınız?
Bu konu ile ilgili 20’de fazla tez okudum. Çeşitli makaleler ve kitaplar okudum. Uzun süre çalışmalar yaptım.

Mobbigi tanımlasanız neler söylersiniz?
Birçok anlamı var ama temel kavram insana insan gibi davranılmamasıdır. Yani insanı küçük görmek, sorululuklarını yerine götürmesine imkân vermemek, hakir görmek gibi şeyler. Bende mobbinge uğrayan bir kişi olarak şunu söyleyebilirim; mobinge maruz kalmak birçok sorun yaratıyor. Sizin güvenilirliğinizi sarsıyor, özgüveninizi kırıyor, çevrenizden uzaklaştırıyor. Olmamış hayali bir şeyin bile ceremesini çekiyorsunuz. Dolayısıyla mobbinge uğrayan kişinin şahsı ile birlikte birinci derecede yakın halkası da ateşin içerisinde oluyor. Bunu kendimden, çevremden ve bizi arayan mağdurlardan biliyorum.

Bir duruma mobbing denilebilmesi için neler olmalı?
Mutlaka çalışmak gerekiyor. Bir işin sürekliliği arz ediyor. Bir kişiye saçı sakalı ile ilgili şeyler söylemek onu kırabilir, ama sürekli onunla ilgili incitici şeyler yaparsak bu mobbingdir.

Mobbing’e uğrayan mağdurun elinde yasal olarak neler var?
Devletin 2 yasası var. Birisi Avrupa Birliği’nin 26. Maddesi. O maddede çalışanların insanca yaşayacağı ortam hazırlanması ve o kişiye baskı yapılmaması üzerine. Yaklaşık 20 sene önce imzalanan bir yasa. 2011’de Başbakanlık bir kanun imzalıyor. O yasada ‘İnsana insan gibi davranılmıyorsa buna ben el koyarım’ diyor. Ve TBMM’de aileden sorumlu bakanlık ortalama 90 sayfalık bir rapor yayınlıyor. Dolayısıyla o rapor ülkenin durumunu gözler önüne seriyor. Türk Ceza Kanunu’nda da işkence maddesi var. Sadece fiziki olarak değil psikolojik anlamda bir kişiye yapılan eziyette içerikte.

Bu bilgileri de göz önüne alarak mobbinge maruz kalan kişi neler yapmalı?
Kendisine kötü davranan kişinin yaptıklarını no t etmeli ve yanındaki arkadaşlarını şahit tutmalı. Yapan kişi hakkında ilgili makama suç duyurusunda bulunmalı. Bu kademe kademe yürümeli. İnsan kendi özlük ve kişilik haklarını kullanma noktasında kayıt yapabileceği için. Gerekirse kayıtta yapabilir.

Mobbinge en fazla kimler uğruyor; kadınlar mı, erkekler mi?
Mobbing’e uğrayan kadınların sayısı erkeklerden daha fazla. Bu her zaman böyle olmuştur. Çünkü erkeklerden daha düşük seviyede çalışıyorlar, kamu görevlerinde daha fazla fedakarlık ederler, bayanların yönetimdeki etkinliğinin yok denecek kadar az olması.
Mobbing sadece lafta mı kalıyor? Yoksa sonuç alınabiliniyor mu?

Ben kendi davamdan örnek vereceğim. Konu iki defa bilirkişiye gitti, bilirkişi bana yapılanların mobbing olduğunu söyledi. Sonuçlarda hakimlerin imzaları var. Mobbinge uğradığınız zaman karşı tarafa manevi tazminat davası açabiliyorsunuz. Bir bayana ‘Sen işini iyi yapmıyorsun, bu işi bilmiyor musun?’ diyen rektöre manevi tazminat davası açıldı. Davayı o bayan kazandı. İnsanların kendi haklarını mahkemede arama süreci günümüz Türkiye’sinde çok fazla görülmüyor. Ama yok değil. Sonuçlanmış kararlar da var.

İşvereni köşeye sıkıştırmak anlamında mobbingi suiistimal edenlerde oluyor mu?
Mobbing aynı eşit şekilde insanlarda olabildiği gibi, altın üste baskısı sonucunda da olabilir. Fakat bu bizim ülkemizde çok zor. Örnek verirsek, işçilerin bir araya gelip fabrika sahibini sıkıştırma durumu çok az. Türkiye’de mobbing uygulayan kişilerin yüzde doksanı üstten alta doğru. Dolayısıyla amir ‘yapmayacaksın, etmeyeceksin’ diyor. Çalışan bunu yapabilir mi? Telefon çaldığı zaman ayağa kalkar. Çünkü kalkmazsa yapmak istediği herhangi bir şey olmayacak.
Kayseri’de görev yaptığınız 1 yıllık sürede mobbig ile ilgili ne tür çalışmalarınız oldu? Size başvuranlar oldu mu? Hukuka intikal eden kaç kişi oldu?
1 yıllık görev süremizde 50’ye yakın telefon geldi. Birçoğu ile saatlerce telefonda konuşup, yüz yüze görüşüyoruz. Ama mobbingin eninde sonunda hukuki bir boyutu oluyor. Bu aramızda kalsın diye bir şey yok. Kendisine güvenen kimse asla susmamalı.14 ciddi vakamız oldu. Bu mağdurların 6 tanesi üniversiteden, 2 tanesi hemşire, iki tanesi çeşitli kamu kuruluşlarında çalışıyor, biri işçi, biri, öğretmen, iki tanesi de polis. Bu 14 davadakilerin 9’u bayan 5’i erkek. Sadece Kayseri’de bile bayan oranı çok yüksek.

Peki, sonuçlanan dava var mı?
İki hemşiremizin hastanedeki durumu düzeldi, kamu görevlisi memurlarımızın cezaları kaldırıldı ve amire gereken işlem yapıldı. İşçimizin davası sürüyor. Polisimizin ve öğretmenimizin sorunu çözüldü. En karışık olan yer üniversite. Akademisyenlerimizin 4’ü bayan 2’si erkek. Bayanlarımız haklarını ararken biraz tedirgin.

Susma yoluna gidenlerde oluyordur.
Elbette var. Büyük bir çoğunluğu böyle. Birçok kişi hakkını aramaktan ve dava açmaktan çekiniyor.

Peki siz bu noktada neler yapıyorsunuz?
Biz bir kere hakkını aramaktan çekinmemesi gerektiğini ona ayrıntılı bir şekilde anlatıyoruz. Bu konuda moral desteği de veriyoruz. Zaten mobbige uğrayan kişinin cebinde milyarlar olsa bir şey değişmez, ona moral lazım. İlgili birimlerle irtibata geçiriyoruz ve dilekçesini onunla birlikte yazıyoruz. Davada vurgulaması gereken şeyleri ayrıntılarıyla anlatıyoruz.
Önümüzdeki yıl için bir planlamanız var mı?
Kayseri Valiliği’nin desteği ile bir hibe projesi yapmak istiyoruz. Kayseri’de engelli çocuklar üzerinden toplumda farkındalık yaratmak için çeşitli alanlarda çalışmalar yapacağız. Televizyonda program yapmak, engelli çocuklara at ile terapi yapmak, sosyal mekanlarda broşür ve gazete dağıtmak, engellilerle ilgili spor müsabakası yapmak gibi çalışma fikirlerimiz var. Bunlar için önümüzdeki yıl hazırlıklarımızı tamamlayarak iyi işler yapmayı düşünüyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

İnsan kendi onuruna, şahsiyetine, kişiliğine bir baskı olduğunda gök kubbe çökse altında iradesi olduktan sonra kalmaz. İnsan asla hiçbir şeyden korkmamalı, hakkını aramalı. Parası varsa avukat tutabilir, yoksa temsilcilik olarak elimizden geleni yapmaya hazırız.
KORKMAYIN KANUN SİZİNLE!
Türkiye’de kanunlar mobbing mağdurlarının yanında. Birçok madde ile kişilerin özlük hakları güvence altına alınmış durumda.
Anayasa’da belirtilen maddeler;
125. madde; “İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır…”
128. madde; “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.”
129. madde; “Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler. Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez. Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.”

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen maddeler;
94. madde; "Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur…." Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişilerde kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.”

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda belirtilen maddeler;
417. madde; "İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür."

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilen maddeler;
10. madde; “…Amir, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır. Amirlik yetkisini kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslar içinde kullanır…”
11. madde; “Devlet memurları kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar.”
17. madde; “Devlet memurları, bu kanun ve bu kanuna dayanılarak yayınlanan tüzük ve yönetmeliklere göre tayin ve tespit olunup yürürlükte bulunan hükümlerin kendileri hakkında aynen uygulanmasını istemek hakkına sahiptirler.”
18. madde; “Kanunlarda yazılı haller dışında Devlet memurunun memurluğuna son verilmez, aylık ve başka hakları elinden alınamaz.
21. madde; “Devlet memurları kurumlarıyla ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari eylem ve işlemlerden dolayı şikayet ve dava açma hakkına sahiptirler.”
Mobbing nedir?
Mevcut gücün ya da pozisyonun kötüye kullanılarak; sistematik olarak psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, aşağılama, tehdit vb. şekillerde tecelli eden duygusal bir saldırıdır. Kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlayıp; işverenin ima ve alay ile karşısındakinin toplumsal itibarını düşürmeyi de içeren saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya zorlamasıdır. Yaş, cinsiyet, ırk ayrımı olmaksızın kişiyi iş yaşamından dışlamak amacı ile kasıtlı olarak yapılır.  Mobbing uygulayan kişiye “tacizci”, mobbinge maruz kalan kişiye ise “mağdur” denir.
Mobbingin Tarihçesi
Mobbing sözcüğü, ilk olarak hayvanların kendi aralarındaki savaşta belirlenip, daha sonra çocukların birbiriyle olan zorbalık ilişkilerini tanımlamakta kullanılmıştır. İşyerlerinde de 1950-1960’lı yıllarda yapılan araştırmalar, mobbingin sadece çocuklar arasında yaşanmadığını ortaya koymuştur. Mobbing kavramı ilk olarak 1984 yılında Heinz Leymann tarafından ortaya atılmış. Leymann, “İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık” konulu raporda mobbing kavramına bilimsellik kazandırmış. Çalışma yaşamında hep var olan fakat görmezden gelinen mobbing, birçok iş yerinde hâlâ çok sayıda çalışanın kâbusu olmaya devam etmekte. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder