Mobbing ile Mücadele Derneği Kayseri İl Temsilcisi Prof. Dr. İsmail Hakkı Nur, 'mobbing'i anlattı.
Almanya’da “Psikolojik Terör”,
İngiltere’de “Zorbalık”, Amerika’da “İşyeri travması”, Türkiye’de ise
“Psikolojik Taciz” olarak bilinen “Mobbing” giderek yaygınlaşıyor. Yapılan
anketlere göre 26 milyon çalışanın 10 milyonu mobbing mağduru. Kayseri’de ise
durum hiç iç açıcı değil.
Prof. Dr. İsmail Hakkı Nur kimdir?
1962 yılında Samsun’da doğdu. 1987’de Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde mezun oldu. 1988 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Anatomi Anabilim dalına asistan olarak girdi.1993 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında ise doçent oldu. 2001 yılında Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde göreve başladı. 2004- 2007 yılları arasında Veterinerlik Fakültesi Dekanlığını yürüttü. Veterinerlik Fakültesi’nde çeşitli alanlarda görevler yapan Dr. Hakkı Nur, ‘Mobbing’ üzerine çalışmaları ile biliniyor. Nur, şu anda Mobbing ile mücadele derneği Kayseri il temsilciliğini yürütüyor.
Mobbig’in oldukça etkili bir
silah olduğunu biliyoruz. Sizin mobbing ile tanışmanız nasıl oldu ve neden bu
görevi üstlendiniz?
Veterinerlik
Fakültesi’nde dekanlık görevi yaptığım sürede birçok konuda incelemelerde
bulundum. Görev süremizin bitmesi ile bana ve yardımcılarıma toplam 48
soruşturma açıldı. Bu soruşturmalarda Üniversitedeki görevimizin alınmasına
kadar suçlamalarda bulunuldu. Bu suçlamalarla uğraşırken Mobbing’in kendisi ile
yüz yüze kaldık. 7 yıllık hukuk sürecinin sonrasında Kayseri’de çeşitli
birimlerde çalışan kişilerin haklarını araması için yardımcı bir ele ihtiyacı
olduğunu fark ettik. O nedenle Kayseri’de mobbigin temsilciliğini üstlenmek
istedik. Bundan 1 yıl önce bu işe başladık. Mobbing olayının içerisine
girişimizde o 7 yıllık soruşturma süreci oldu.
Mobbing ile ilgili ne tür
çalışmalar yaptınız?
Bu konu
ile ilgili 20’de fazla tez okudum. Çeşitli makaleler ve kitaplar okudum. Uzun
süre çalışmalar yaptım.
Mobbigi tanımlasanız neler
söylersiniz?
Birçok
anlamı var ama temel kavram insana insan gibi davranılmamasıdır. Yani insanı
küçük görmek, sorululuklarını yerine götürmesine imkân vermemek, hakir görmek
gibi şeyler. Bende mobbinge uğrayan bir kişi olarak şunu söyleyebilirim;
mobinge maruz kalmak birçok sorun yaratıyor. Sizin güvenilirliğinizi sarsıyor,
özgüveninizi kırıyor, çevrenizden uzaklaştırıyor. Olmamış hayali bir şeyin bile
ceremesini çekiyorsunuz. Dolayısıyla mobbinge uğrayan kişinin şahsı ile
birlikte birinci derecede yakın halkası da ateşin içerisinde oluyor. Bunu
kendimden, çevremden ve bizi arayan mağdurlardan biliyorum.
Bir duruma mobbing denilebilmesi
için neler olmalı?
Mutlaka
çalışmak gerekiyor. Bir işin sürekliliği arz ediyor. Bir kişiye saçı sakalı ile
ilgili şeyler söylemek onu kırabilir, ama sürekli onunla ilgili incitici şeyler
yaparsak bu mobbingdir.
Mobbing’e uğrayan mağdurun elinde
yasal olarak neler var?
Devletin
2 yasası var. Birisi Avrupa Birliği’nin 26. Maddesi. O maddede çalışanların
insanca yaşayacağı ortam hazırlanması ve o kişiye baskı yapılmaması üzerine.
Yaklaşık 20 sene önce imzalanan bir yasa. 2011’de Başbakanlık bir kanun
imzalıyor. O yasada ‘İnsana insan gibi davranılmıyorsa buna ben el koyarım’
diyor. Ve TBMM’de aileden sorumlu bakanlık ortalama 90 sayfalık bir rapor
yayınlıyor. Dolayısıyla o rapor ülkenin durumunu gözler önüne seriyor. Türk
Ceza Kanunu’nda da işkence maddesi var. Sadece fiziki olarak değil psikolojik
anlamda bir kişiye yapılan eziyette içerikte.
Bu bilgileri de göz önüne alarak
mobbinge maruz kalan kişi neler yapmalı?
Kendisine
kötü davranan kişinin yaptıklarını no t etmeli ve yanındaki arkadaşlarını şahit
tutmalı. Yapan kişi hakkında ilgili makama suç duyurusunda bulunmalı. Bu kademe
kademe yürümeli. İnsan kendi özlük ve kişilik haklarını kullanma noktasında
kayıt yapabileceği için. Gerekirse kayıtta yapabilir.
Mobbinge en fazla kimler uğruyor;
kadınlar mı, erkekler mi?
Mobbing’e
uğrayan kadınların sayısı erkeklerden daha fazla. Bu her zaman böyle olmuştur.
Çünkü erkeklerden daha düşük seviyede çalışıyorlar, kamu görevlerinde daha
fazla fedakarlık ederler, bayanların yönetimdeki etkinliğinin yok denecek kadar
az olması.
Mobbing sadece lafta mı kalıyor?
Yoksa sonuç alınabiliniyor mu?
Ben
kendi davamdan örnek vereceğim. Konu iki defa bilirkişiye gitti, bilirkişi bana
yapılanların mobbing olduğunu söyledi. Sonuçlarda hakimlerin imzaları var.
Mobbinge uğradığınız zaman karşı tarafa manevi tazminat davası açabiliyorsunuz.
Bir bayana ‘Sen işini iyi yapmıyorsun, bu işi bilmiyor musun?’ diyen rektöre
manevi tazminat davası açıldı. Davayı o bayan kazandı. İnsanların kendi
haklarını mahkemede arama süreci günümüz Türkiye’sinde çok fazla görülmüyor.
Ama yok değil. Sonuçlanmış kararlar da var.
İşvereni köşeye sıkıştırmak
anlamında mobbingi suiistimal edenlerde oluyor mu?
Mobbing
aynı eşit şekilde insanlarda olabildiği gibi, altın üste baskısı sonucunda da
olabilir. Fakat bu bizim ülkemizde çok zor. Örnek verirsek, işçilerin bir araya
gelip fabrika sahibini sıkıştırma durumu çok az. Türkiye’de mobbing uygulayan
kişilerin yüzde doksanı üstten alta doğru. Dolayısıyla amir ‘yapmayacaksın, etmeyeceksin’
diyor. Çalışan bunu yapabilir mi? Telefon çaldığı zaman ayağa kalkar. Çünkü
kalkmazsa yapmak istediği herhangi bir şey olmayacak.
Kayseri’de görev yaptığınız 1
yıllık sürede mobbig ile ilgili ne tür çalışmalarınız oldu? Size başvuranlar
oldu mu? Hukuka intikal eden kaç kişi oldu?
1 yıllık
görev süremizde 50’ye yakın telefon geldi. Birçoğu ile saatlerce telefonda
konuşup, yüz yüze görüşüyoruz. Ama mobbingin eninde sonunda hukuki bir boyutu
oluyor. Bu aramızda kalsın diye bir şey yok. Kendisine güvenen kimse asla
susmamalı.14 ciddi vakamız oldu. Bu mağdurların 6 tanesi üniversiteden, 2
tanesi hemşire, iki tanesi çeşitli kamu kuruluşlarında çalışıyor, biri işçi,
biri, öğretmen, iki tanesi de polis. Bu 14 davadakilerin 9’u bayan 5’i erkek.
Sadece Kayseri’de bile bayan oranı çok yüksek.
Peki, sonuçlanan dava var mı?
İki
hemşiremizin hastanedeki durumu düzeldi, kamu görevlisi memurlarımızın cezaları
kaldırıldı ve amire gereken işlem yapıldı. İşçimizin davası sürüyor.
Polisimizin ve öğretmenimizin sorunu çözüldü. En karışık olan yer üniversite.
Akademisyenlerimizin 4’ü bayan 2’si erkek. Bayanlarımız haklarını ararken biraz
tedirgin.
Susma yoluna gidenlerde
oluyordur.
Elbette var.
Büyük bir çoğunluğu böyle. Birçok kişi hakkını aramaktan ve dava açmaktan
çekiniyor.
Peki siz bu noktada neler
yapıyorsunuz?
Biz bir
kere hakkını aramaktan çekinmemesi gerektiğini ona ayrıntılı bir şekilde
anlatıyoruz. Bu konuda moral desteği de veriyoruz. Zaten mobbige uğrayan kişinin
cebinde milyarlar olsa bir şey değişmez, ona moral lazım. İlgili birimlerle
irtibata geçiriyoruz ve dilekçesini onunla birlikte yazıyoruz. Davada
vurgulaması gereken şeyleri ayrıntılarıyla anlatıyoruz.
Önümüzdeki yıl için bir
planlamanız var mı?
Kayseri
Valiliği’nin desteği ile bir hibe projesi yapmak istiyoruz. Kayseri’de engelli
çocuklar üzerinden toplumda farkındalık yaratmak için çeşitli alanlarda
çalışmalar yapacağız. Televizyonda program yapmak, engelli çocuklara at ile
terapi yapmak, sosyal mekanlarda broşür ve gazete dağıtmak, engellilerle ilgili
spor müsabakası yapmak gibi çalışma fikirlerimiz var. Bunlar için önümüzdeki
yıl hazırlıklarımızı tamamlayarak iyi işler yapmayı düşünüyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz
bir şey var mı?
İnsan kendi
onuruna, şahsiyetine, kişiliğine bir baskı olduğunda gök kubbe çökse altında
iradesi olduktan sonra kalmaz. İnsan asla hiçbir şeyden korkmamalı, hakkını
aramalı. Parası varsa avukat tutabilir, yoksa temsilcilik olarak elimizden
geleni yapmaya hazırız.
KORKMAYIN KANUN SİZİNLE!
Türkiye’de kanunlar mobbing
mağdurlarının yanında. Birçok madde ile kişilerin özlük hakları güvence altına
alınmış durumda.
Anayasa’da
belirtilen maddeler;
125. madde; “İdarenin her türlü eylem ve
işlemine karşı yargı yolu açıktır…”
128. madde; “Memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.
Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.”
129. madde; “Memurlar ve diğer kamu
görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla
yükümlüdürler. Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça
disiplin cezası verilemez. Disiplin kararları yargı denetimi dışında
bırakılamaz.”
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda
belirtilen maddeler;
94. madde; "Bir kişiye karşı insan
onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama
veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları
gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur…." Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişilerde kamu
görevlisi gibi cezalandırılır. Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde,
verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.”
6098 sayılı Türk
Borçlar Kanunu’nda belirtilen maddeler;
417. madde; "İşveren, hizmet
ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük
ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve
cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla
zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür."
657 Sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nda belirtilen maddeler;
10. madde; “…Amir, maiyetindeki memurlara
hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır. Amirlik yetkisini kanun, tüzük ve
yönetmeliklerde belirtilen esaslar içinde kullanır…”
11. madde; “Devlet memurları kanun, tüzük
ve yönetmeliklerde belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen
görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru
yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar.”
17. madde; “Devlet memurları, bu kanun ve
bu kanuna dayanılarak yayınlanan tüzük ve yönetmeliklere göre tayin ve tespit
olunup yürürlükte bulunan hükümlerin kendileri hakkında aynen uygulanmasını
istemek hakkına sahiptirler.”
18. madde; “Kanunlarda yazılı haller
dışında Devlet memurunun memurluğuna son verilmez, aylık ve başka hakları
elinden alınamaz.
21. madde; “Devlet memurları kurumlarıyla
ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları
tarafından kendilerine uygulanan idari eylem ve işlemlerden dolayı şikayet ve
dava açma hakkına sahiptirler.”
Mobbing nedir?
Mevcut
gücün ya da pozisyonun kötüye kullanılarak; sistematik olarak psikolojik
şiddet, baskı, kuşatma, taciz, aşağılama, tehdit vb. şekillerde tecelli eden
duygusal bir saldırıdır. Kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla
başlayıp; işverenin ima ve alay ile karşısındakinin toplumsal itibarını
düşürmeyi de içeren saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya
zorlamasıdır. Yaş, cinsiyet, ırk ayrımı olmaksızın kişiyi iş yaşamından
dışlamak amacı ile kasıtlı olarak yapılır.
Mobbing uygulayan kişiye “tacizci”, mobbinge maruz kalan kişiye ise
“mağdur” denir.
Mobbingin Tarihçesi
Mobbing
sözcüğü, ilk olarak hayvanların kendi aralarındaki savaşta belirlenip, daha
sonra çocukların birbiriyle olan zorbalık ilişkilerini tanımlamakta
kullanılmıştır. İşyerlerinde de 1950-1960’lı yıllarda yapılan araştırmalar,
mobbingin sadece çocuklar arasında yaşanmadığını ortaya koymuştur. Mobbing
kavramı ilk olarak 1984 yılında Heinz Leymann tarafından ortaya atılmış.
Leymann, “İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık” konulu raporda mobbing kavramına
bilimsellik kazandırmış. Çalışma yaşamında hep var olan fakat görmezden gelinen
mobbing, birçok iş yerinde hâlâ çok sayıda çalışanın kâbusu olmaya devam
etmekte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder