Türk futbolunun tecrübeli ismi Sinan Kaloğlu, Türkiye'de futbol oynamanın zorluklarını anlattı.
Altay’da yıldızı parlayan ve 21 yaşında Beşiktaş’a transfer olan
Sinan Kaloğlu, futbolun her ülkede farklı olduğunu belirtti. 32 yaşında olmasına rağmen
bomba gibi olan golcü Sinan A Milli takımda sadece iki maça çıkmasını, o
dönemdeki hocalara ve dönemin şartlarına bağladı. Kaloğlu, ayrıca "Milli
takımda oynamayı çok isterdim, bunu hak ettiğimi de düşünüyorum." dedi.
Kariyeri başarılarla dolu biri olarak 32 yaşında Kayseri
Erciyesspor’a transfer oldun. Buraya transferini nasıl değerlendiriyorsun? Yeni
bir başlangıç olabilir mi?
Ben hedeflerim doğrultusunda ilerliyorum. 32 yaşında olabilirim
ama sonuçta birçok A milli oyuncu arkadaşım bu yaşlarda. Biz anı jenerasyonuz.
Futbolculuğumun en iyi dönemindeyim. Bazıları son 3-4 yılı kaldı diyebilir ama
bence öyle bir şey yok. Futbolda yaş önemli değil, önemli olan sahada ne
verdiğin ve nasıl çalıştığındır. Kayseri Erciyesspor camiası çok düzgün bir
camia. Tüm futbolseverlerin bildiği ve takdir ettiği bir camia. Açıkçası ben
4-5 kulüple görüştüm. Ama bu kulübü tercih ettim. Bunun sebebi bu camianın çok
güzel işler yapması, çok düzgün bir camia olması. Burada Fuat Çapa’nın olması
da bizim için bir avantaj.
“SAKAT FUTBOLCU GİBİ LANSE EDİLDİM AMA SAPASAĞLAMIM”
Geçmişteki sakatlıkların tamamını atlattın mı? Şuanda kendini
nasıl hissediyorsun?
Geçen sene Elazğspor’da hemen hemen tüm maçlarda oynadım. Bir
sakatlığım yok. Ondan önceki senelerde bir sakatlığım oldu. Zaten kariyerimdeki
tek sakatlığım oydu. Ama basın beni sakat futbolcu olarak lanse etti. Aslında
öyle değil. Benim geçirdiğim sakatlık her futbolcunun başına gelebilir. Çapraz
yan bağlarım kopmuştu. Uğur Boral ve Mustafa Pekdemek’te bu sakatlıkları
geçirdi. Ama ben sakat futbolcu gibi gösterildim.
Önümüzdeki sezona ilişkin neler söyleyebilirsin, ne düşünüyorsun?
Öncelikle Elazığspor’da yakaladığım yükselişi devam ettirmek ve
çıtayı yükseltmek istiyorum. Orada başarılı bir sezon geçirdim, inşallah burada
da o başarının daha üstüne çıkarız. Benim için önemli olan bu. Burada
başkanımız, kulübümüz bana güveniyor, bende onları mahcup etmeyeceğim.
“TÜRKİYE LİGİ ÇOK ZOR”
Biraz Kayseri’den uzaklaşacak olursak… Avrupa’da oynamış bir
futbolcu olarak Türkiye ligini nasıl değerlendiriyorsun?
Ben hem Almanya’da, hem de Hollanda’da oynadım. Bunlara bakarak
diyebilirim ki Türkiye ligi çok zor bir lig. Çünkü yüksek mücadeleye dayalı bir
lig. O yüzden bu ligde hep güçlü olmak zorundasınız. O yüzden zor bir lig.
Zaten gelen yabancıların hiçbiri buraya adapte olamıyor. Çünkü burası çok zor.
Burada adım attırmıyorlar diyebilirim. Ama Avrupa’nın da çok önde olduğu
noktalar var. Kurumsallaşma ve taraftar bakımından. Onlar yenmek ve yenilmek
bizdeki gibi fanatik değil. Orada yenilmeyi de kabul ediyorlar ve
alkışlıyorlar. Birçok şeyde de onları yakalamamız gerekiyor.
“METİN ALİ FEYYAZ’I GÖRMEK
İÇİN TOP TOPLAYICILIK YAPTIM”
2008 Yılında Tam Saha dergisine verdiğin röportajda Beşiktaş’a
transferinin kariyerini sekteye uğrattığını söylemiştin. Bu konuyu biraz
açabilir miyiz?
Konu tam olarak öyle değildi. Bazı basın organları o röportajı
çarpıttı. Şöyle çarpıttılar: ben Beşiktaş’a gittim diye pişmanım demedim. Orada
öyle bir çarpıtma var. Şöyle bir olay var. Ben küçükken Beşiktaşlıydım.
Beşiktaş forması giymek benim en büyük hayalimdi. Metin, Ali, Feyyazların
dönemi benim küçüklüğüme denk geliyor. Onlar Bolu’ya maça geliyordu, ben onları
görebilmek için top toplayıcılık yapıyordum. Ben güzel sezonlar geçirip bütün
takımlar beni istediği zaman tek düşüncem Beşiktaş’a gitmek oldu. Aslında bir
futbolcu olarak benim gideceğim yer orası değildi. Oynayabileceğim bir takıma
gitmem lazımdı. O transferde biraz duygusal davrandım diyebilirim.
Bursa’da 67 Maç 47 gol ve ‘Bursalı Sinan’ lakabı… Bursaspor senin
için ne ifade ediyor, kariyerinin zirvesi mi?
Bursa benim için çok farklı bir anlam taşıyor. Zaten geçen sezon Bursa
deplasmanında 25 bin seyirci bana ‘Bursalı Sinan’ diye tempo tuttu. Çok
duygulandım. Onlar beni seviyor, bende onları çok seviyorum. Zaten Bursaspor
dönemim sonrası Avrupa’ya transfer oldum.
“A MİLLİ TAKIMDA OYNAMAYI HAK
EDİYORDUM AMA OLMADI”
193 maç 50 gollük bir süper lig kariyerin var. Buna rağmen sadece
iki A Milli maçı oynadın. Bunu neye bağlıyorsun?
Beşiktaş’ta fazla kalamamamdan kaynaklandığını düşünüyorum.
Anadolu takımlarından milli takıma gitmek çok zordur. O dönem ki hocalarımız
öyle uygun gördüler. Ama ben her zaman milli takımın bünyesinde kaldığımı
biliyorum. Bende çok gitmek isterdim ama o dönemde iyi forvetler de vardı.
Alternatif çoktu. Ben daha çok gitmek isterdim ve bunu hak ettiğimi de
düşünüyorum.
Biraz da sana gelelim… Günlük hayattaki Sinan ile sahadaki Sinan
arasında bir fark far mıdır? Sahaya çıktığın zaman kişiliğinde değişmeler
oluyor mu?
Beni tanıyanlar çok iyi bilir ki ben içi dışı bir olan bir
insanım. Sonuçta birçok kulüp değiştirdim süper ligde. Birçok Başkan ve Hoca
ile çalıştım. Benim karakterim futbolumdan önce gelir. Sahada neysem dışarıda
da öyleyimdir. Olumlu bir havam vardır Türkiye’de. Hep böyleydim böylede
gidiyorum.
En büyük hayalin?
Aslında hayallerimin hepsine kavuştum. Futbolda gelebileceğim
birçok yere geldim. Küçüklüğümdeki bütün hayallerime kavuştum. Ama bizde
hedefler bitmez.
Unutamadığın maç?
Birçok maç benim için önemlidir ama Almanya’da Bochum’da oynarken
Bayern Munich ile oynadığımız maçı unutamam. 3-3 kalmıştık ve orada 1 gol 2
asist yapıp haftanın futbolcusu seçilmiştim.
“İDOLÜM HENRY”
İdol olarak gördüğün bir futbolcu var mı?
Gençlik zamanlarımda başlayan bir Thierry Henry hayranlığı var. O
Arsenal’de çok iyi oynuyordu. Saygınlık bakımından Hakan Şükür’ü de çok sevip
sayarım.
Çalıştığın en iyi teknik adam?
Benim çalıştıklarım arasında en beğendiğim hoca Ümit Durmuş’tur.
Onun görüşleri, genç oyunculara bakışı, antrenman bilgisi çok farklıdır. Birçok
genç oyuncuyu Türk futboluna kazandırmıştır. Şuanda işsiz ama benim gördüğüm en
iyi hoca o.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder