20 Mayıs 2014 Salı

SİNAN, TÜRK FUTBOLUNU ANLATTI

Türk futbolunun tecrübeli ismi Sinan Kaloğlu, Türkiye'de futbol oynamanın zorluklarını anlattı. 
Altay’da yıldızı parlayan ve 21 yaşında Beşiktaş’a transfer olan Sinan Kaloğlu, futbolun her ülkede farklı olduğunu belirtti. 32 yaşında olmasına rağmen bomba gibi olan golcü Sinan A Milli takımda sadece iki maça çıkmasını, o dönemdeki hocalara ve dönemin şartlarına bağladı. Kaloğlu, ayrıca "Milli takımda oynamayı çok isterdim, bunu hak ettiğimi de düşünüyorum." dedi.

Kariyeri başarılarla dolu biri olarak 32 yaşında Kayseri Erciyesspor’a transfer oldun. Buraya transferini nasıl değerlendiriyorsun? Yeni bir başlangıç olabilir mi?
Ben hedeflerim doğrultusunda ilerliyorum. 32 yaşında olabilirim ama sonuçta birçok A milli oyuncu arkadaşım bu yaşlarda. Biz anı jenerasyonuz. Futbolculuğumun en iyi dönemindeyim. Bazıları son 3-4 yılı kaldı diyebilir ama bence öyle bir şey yok. Futbolda yaş önemli değil, önemli olan sahada ne verdiğin ve nasıl çalıştığındır. Kayseri Erciyesspor camiası çok düzgün bir camia. Tüm futbolseverlerin bildiği ve takdir ettiği bir camia. Açıkçası ben 4-5 kulüple görüştüm. Ama bu kulübü tercih ettim. Bunun sebebi bu camianın çok güzel işler yapması, çok düzgün bir camia olması. Burada Fuat Çapa’nın olması da bizim için bir avantaj.
  “SAKAT FUTBOLCU GİBİ LANSE EDİLDİM AMA SAPASAĞLAMIM”

Geçmişteki sakatlıkların tamamını atlattın mı? Şuanda kendini nasıl hissediyorsun?
Geçen sene Elazğspor’da hemen hemen tüm maçlarda oynadım. Bir sakatlığım yok. Ondan önceki senelerde bir sakatlığım oldu. Zaten kariyerimdeki tek sakatlığım oydu. Ama basın beni sakat futbolcu olarak lanse etti. Aslında öyle değil. Benim geçirdiğim sakatlık her futbolcunun başına gelebilir. Çapraz yan bağlarım kopmuştu. Uğur Boral ve Mustafa Pekdemek’te bu sakatlıkları geçirdi. Ama ben sakat futbolcu gibi gösterildim.

Önümüzdeki sezona ilişkin neler söyleyebilirsin, ne düşünüyorsun?
Öncelikle Elazığspor’da yakaladığım yükselişi devam ettirmek ve çıtayı yükseltmek istiyorum. Orada başarılı bir sezon geçirdim, inşallah burada da o başarının daha üstüne çıkarız. Benim için önemli olan bu. Burada başkanımız, kulübümüz bana güveniyor, bende onları mahcup etmeyeceğim.

“TÜRKİYE LİGİ ÇOK ZOR”

Biraz Kayseri’den uzaklaşacak olursak… Avrupa’da oynamış bir futbolcu olarak Türkiye ligini nasıl değerlendiriyorsun?
Ben hem Almanya’da, hem de Hollanda’da oynadım. Bunlara bakarak diyebilirim ki Türkiye ligi çok zor bir lig. Çünkü yüksek mücadeleye dayalı bir lig. O yüzden bu ligde hep güçlü olmak zorundasınız. O yüzden zor bir lig. Zaten gelen yabancıların hiçbiri buraya adapte olamıyor. Çünkü burası çok zor. Burada adım attırmıyorlar diyebilirim. Ama Avrupa’nın da çok önde olduğu noktalar var. Kurumsallaşma ve taraftar bakımından. Onlar yenmek ve yenilmek bizdeki gibi fanatik değil. Orada yenilmeyi de kabul ediyorlar ve alkışlıyorlar. Birçok şeyde de onları yakalamamız gerekiyor.
 “METİN ALİ FEYYAZ’I GÖRMEK İÇİN TOP TOPLAYICILIK YAPTIM”

2008 Yılında Tam Saha dergisine verdiğin röportajda Beşiktaş’a transferinin kariyerini sekteye uğrattığını söylemiştin.  Bu konuyu biraz açabilir miyiz?
Konu tam olarak öyle değildi. Bazı basın organları o röportajı çarpıttı. Şöyle çarpıttılar: ben Beşiktaş’a gittim diye pişmanım demedim. Orada öyle bir çarpıtma var. Şöyle bir olay var. Ben küçükken Beşiktaşlıydım. Beşiktaş forması giymek benim en büyük hayalimdi. Metin, Ali, Feyyazların dönemi benim küçüklüğüme denk geliyor. Onlar Bolu’ya maça geliyordu, ben onları görebilmek için top toplayıcılık yapıyordum. Ben güzel sezonlar geçirip bütün takımlar beni istediği zaman tek düşüncem Beşiktaş’a gitmek oldu. Aslında bir futbolcu olarak benim gideceğim yer orası değildi. Oynayabileceğim bir takıma gitmem lazımdı. O transferde biraz duygusal davrandım diyebilirim.

Bursa’da 67 Maç 47 gol ve ‘Bursalı Sinan’ lakabı… Bursaspor senin için ne ifade ediyor, kariyerinin zirvesi mi?
Bursa benim için çok farklı bir anlam taşıyor. Zaten geçen sezon Bursa deplasmanında 25 bin seyirci bana ‘Bursalı Sinan’ diye tempo tuttu. Çok duygulandım. Onlar beni seviyor, bende onları çok seviyorum. Zaten Bursaspor dönemim sonrası Avrupa’ya transfer oldum.

“A MİLLİ TAKIMDA OYNAMAYI HAK EDİYORDUM AMA OLMADI”

193 maç 50 gollük bir süper lig kariyerin var. Buna rağmen sadece iki A Milli maçı oynadın. Bunu neye bağlıyorsun?
Beşiktaş’ta fazla kalamamamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Anadolu takımlarından milli takıma gitmek çok zordur. O dönem ki hocalarımız öyle uygun gördüler. Ama ben her zaman milli takımın bünyesinde kaldığımı biliyorum. Bende çok gitmek isterdim ama o dönemde iyi forvetler de vardı. Alternatif çoktu. Ben daha çok gitmek isterdim ve bunu hak ettiğimi de düşünüyorum.

Biraz da sana gelelim… Günlük hayattaki Sinan ile sahadaki Sinan arasında bir fark far mıdır? Sahaya çıktığın zaman kişiliğinde değişmeler oluyor mu?
Beni tanıyanlar çok iyi bilir ki ben içi dışı bir olan bir insanım. Sonuçta birçok kulüp değiştirdim süper ligde. Birçok Başkan ve Hoca ile çalıştım. Benim karakterim futbolumdan önce gelir. Sahada neysem dışarıda da öyleyimdir. Olumlu bir havam vardır Türkiye’de. Hep böyleydim böylede gidiyorum.

En büyük hayalin?
Aslında hayallerimin hepsine kavuştum. Futbolda gelebileceğim birçok yere geldim. Küçüklüğümdeki bütün hayallerime kavuştum. Ama bizde hedefler bitmez.
Unutamadığın maç?
Birçok maç benim için önemlidir ama Almanya’da Bochum’da oynarken Bayern Munich ile oynadığımız maçı unutamam. 3-3 kalmıştık ve orada 1 gol 2 asist yapıp haftanın futbolcusu seçilmiştim. 
“İDOLÜM HENRY”

İdol olarak gördüğün bir futbolcu var mı?
Gençlik zamanlarımda başlayan bir Thierry Henry hayranlığı var. O Arsenal’de çok iyi oynuyordu. Saygınlık bakımından Hakan Şükür’ü de çok sevip sayarım.

Çalıştığın en iyi teknik adam?
Benim çalıştıklarım arasında en beğendiğim hoca Ümit Durmuş’tur. Onun görüşleri, genç oyunculara bakışı, antrenman bilgisi çok farklıdır. Birçok genç oyuncuyu Türk futboluna kazandırmıştır. Şuanda işsiz ama benim gördüğüm en iyi hoca o.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder